8 Mayıs 2025’te yayımlanan çığır açıcı bir çalışma, insanların yapay zekâ sistemlerini yaratıcı olarak algılamasında hangi unsurların etkili olduğuna dair önemli bulgular ortaya koydu. Araştırma, yaratıcı sürecin görünürlüğünün bu yargılarda kritik bir rol oynadığını gösteriyor.
Aalto Üniversitesi ve Helsinki Üniversitesi’nden Niki Pennanen ve ekibi tarafından yürütülen araştırmada, gözlemcilerin özellikle görsel sanat üreten robotlarda yapay zekâ yaratıcılığını nasıl değerlendirdiği incelendi. Araştırmada, katılımcılara yapay zekâ destekli bir robot tarafından yapıldığı iddia edilen natürmort çizimler gösterildi; gerçekte ise robot, profesyonel bir sanatçının eserlerini kopyalayacak şekilde programlanmıştı.
Katılımcılar ilk aşamada sanat eserlerini yalnızca nihai ürün üzerinden değerlendirdi. Daha sonra ise, çizim sürecini gösteren—fakat robot elinin görünmediği—videolar izletildi. Bu videolarda, çizgilerin tuvalde nasıl ortaya çıktığı gözlemlendi. Sonuçlar, sanat eserinin gelişimine tanık olmanın, nihai ürün değişmese bile, gözlemcilerin yaratıcılık algısını belirgin şekilde artırdığını gösterdi.
“Bu araştırma, algının yaratıcılık konusundaki yargılarımız üzerindeki derin etkisini vurguluyor,” diyor baş araştırmacı Christian Guckelsberger. Çalışma, ürün, süreç ve üretici etkilerini yaratıcılık algısı üzerinde ayrı ayrı analiz eden ilk girişimlerden biri olma özelliği taşıyor.
Bulgular, geleneksel olarak aktör, süreç, çıktı, alan ve mekân olmak üzere beş unsura odaklanan köklü yaratıcılık tanımlarına meydan okuyor. Yapay zekâ sistemleri, görsel sanattan müzik ve edebiyata kadar farklı alanlarda özgün içerikler üretmede giderek daha yetkin hale geldikçe, insanların bu yaratıcılığı nasıl algılayıp değerlendirdiğini anlamak kritik önem taşıyor.
Araştırmanın etkileri akademik ilginin ötesine geçiyor ve özellikle sanatsal uygulamalarda yapay zekâ sistemi tasarımı için önemli çıkarımlar sunuyor. Araştırma, yaratıcı süreçlerin kullanıcıya daha şeffaf bir şekilde sunulmasının, yapay zekâ tarafından algılanan yaratıcılığı artırabileceğini öne sürüyor. Bu bulgu, gelecekte yaratıcı yapay zekâ araçlarının yalnızca yaratıcı çıktılar üretmekle kalmayıp, yaratıcı süreçlerini de insan gözlemcilerle daha fazla paylaşacak şekilde tasarlanmasına yol açabilir.